Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Kapasitelerini büyüten, yeni inşa edilen fabrikalarla organize sanayi bölgelerimizin her biri harıl harıl çalışan üretim merkezlerine dönüşmüştür. Üretimdeki her bir istihdamın lojistik ve diğer hizmet sektörlerinde dörde, beşe kadar çıkan ilave istihdama yol açtığı gerçeğinin ışığında ülkemizi büyütmek, güçlendirmek ve kalkındırmak için gece-gündüz mücadeleye devam ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.
Sözlerime Cuma günü bizzat yerinde sevinçlerini paylaşacağım İzmirli kardeşlerimize vereceğimiz bir müjdeyle başlamak istiyorum.
“İZMİR TARİHİNİN EN BÜYÜK KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMALARINI YÜRÜTTÜK”
Bilindiği gibi geçtiğimiz yılın 30 Ekim’inde İzmir’de acı bir deprem yaşadık. Bu depremde 117 vatandaşımızı yıkıntılar altında kaybettik. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Yitirdiğimiz canların acısı yüreğimizde hâlâ tazedir. Depremi ilk anından itibaren hükûmet olarak tüm imkânlarımızla vatandaşlarımızın imdadına koştuk. Her bir insanımızın acısını paylaştık, derdiyle dertlendik, yaralarını sarmak için var gücümüzle çalıştık.
Deprem anından itibaren bakanlarımızla, AFAD’ımızla, UMKE’mizle, Kızılay’ımızla, TOKİ’mizle, ilgili tüm kurumlarımızla sahadaydık. Arama kurtarmadan ilk yardıma, barınmadan giyim, gıda ve eşyaya kadar İzmirli kardeşlerimizin neye ihtiyacı varsa hepsini de karşıladık. Evleri yıkılan vatandaşlarımızı bir an önce yeni yuvalarına kavuşturmak amacıyla hemen harekete geçtik. Elazığ ve Malatya’da olduğu gibi İzmir’de de hızlı bir şekilde hasar tespit çalışmalarını tamamladık. Hatırlayacağınız üzere yaşanan depremin ardından Elazığ’da 23 bin 677 konut ve 2 bin 515 köy evi, Malatya’da 6 bin 287 konut ve bin 555 köy evi yaparak bir yıl geçmeden vatandaşlarımıza teslim etmeye başlamıştık.
Diğer afet bölgelerinde olduğu gibi İzmir’de de aynı hızla konutlarımızı inşa ettik. Bu süreçte İzmir tarihinin en büyük kentsel dönüşüm, deprem dönüşüm çalışmalarını yürüttük.
“KONUT VE DÜKKÂNLARI 26 KASIM’DA VATANDAŞLARIMIZA TESLİM EDECEĞİZ”
Hazırlıkları hızla tamamlayarak yıkılan evlerin yerine vatandaşlarımıza sıcak birer yuva olacak konutlarının temellerini 22 Şubat’ta attık. Depremden en çok etkilenen Bayraklı’nın üç mahallesindeki toplam büyüklüğü 75 bin metrekareyi bulan 7 ayrı bölgede yatırım bedeli 750 milyon lira olan bin 391 konut ve 302 dükkân inşa ettik. Bunlardan 596’sı konut ve 145’i dükkan olmak üzere toplam 741 bağımsız bölümün yapımını tamamladık. İnşallah bu konut ve dükkanları 26 Kasım’da, yani önümüzdeki Cuma günü vatandaşlarımıza bizzat teslim edeceğiz. Geri kalan 795 konut ve 157 dükkanı da en kısa sürede tamamlayacak ve hak sahiplerine vereceğiz.
Yine Bayraklı’da 3 milyon 800 bin metrekare büyüklüğündeki rezerv alanda depremzedeler için yatırım değeri 1,5 milyar lira olan 3 bin 649 konut ve 51 dükkan yapıyoruz. Bu alanın ilk etabında inşa edilen 397 konutumuzu inşallah yılbaşında tamamlayacak ve İzmirli vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Kalan konutların inşasını da etaplar hâlinde en kısa sürede bitireceğiz.
Bugünkü Kabine toplantımızda hak sahibi vatandaşlarımızın yapacakları ödemelerle ilgili kararımızı da verdik. Buna göre İzmir’de inşa ettiğimiz konutlarımızı ilk 24 ayı ödemesiz, 216 ayı ödemeli olmak üzere 20 yıla yayılan bir vadeyle vatandaşlarımıza takdim edeceğiz. Aylık ödemeler 2+1 konutlarda 740 liradan, 3+1 konutlarda ise 1020 liradan başlayacak. Bir başka ifadeyle İzmirli depremzede vatandaşlarımızı 2+1 konutları 160 bin lira ile 180 bin lira, 3+1 konutları 220 bin lira ile 260 bin lira arasında maliyetinin çok altında fiyatlarla ev sahibi yapıyoruz.
Nasıl 19 yıl boyunca verdiğimiz tüm sözleri tuttuysak, hamdolsun İzmir’de de bir sözümüzü daha yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Yeni, güvenli, konforlu yuvalarının İzmirli vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Bu hizmetlerin İzmir’imize kazandırılmasında emeği geçen TOKİ ve AFAD başta olmak üzere tüm kurumlarımız ile mühendisinden işçisine herkesi tebrik ediyorum.
“TÜRKİYE, GEÇTİĞİMİZ 19 YILDA DEMOKRASİDE VE KALKINMADA ÇOK BÜYÜK BİR DEĞİŞİM YAŞAMIŞTIR”
Aziz milletim; Türkiye geçtiğimiz 19 yılda demokraside ve kalkınmada çok büyük bir değişim yaşamıştır. Bu değişimin etkilerini insanlarımızın günlük hayatlarından ülkemizin uluslararası alandaki konumuna kadar her yerde görmek mümkündür. Milletimizin hak ve özgürlükleri ile refahı konusunda yaşanan hiçbir gelişme kolay olmamıştır. Atılan her adımın gerisinde verilen büyük bir mücadele ve yapılan fedakarlıklar vardır.
Çok partili siyasi hayata geçişimizden sonra millî iradenin üstünlüğünü tanımak yerine tek parti faşizminden beslenen vesayeti güçlendirmek isteyenler hep olmuştur. Kimi zaman siyasi ve ekonomik krizlerle, kimi zaman darbelerle milletimizin sırtına ağır maliyetler bindiren bu sistemin ekonomik boyutu da vardır. Yıllarca dünya ortalamalarının çok üzerinde oranlarla borçlanan, borçlanmak zorunda bırakılan bir ülke olduk. Bu yüksek maliyetin karşılığını da yatırıma, üretime, istihdama kavuşarak değil kendi siyasi ve güvenlik politikalarımızı izlemeye kalktığımızda şantaja maruz kalarak aldık. Parlamenter sistemde hiçbir hükûmetin bu şantaja karşı durabilecek gücü olamadığı için ülkemiz siyasi istikrarsızlık batağına mahkûm edildi. Son 19 yıldaki güçlü siyasi irade, bilhassa da Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi sayesinde bu mücadeleyi verebilecek dirayete, azme ve imkâna kavuştuk.
Ülkemizde kurdaki hareketlerin de etkisiyle yükselen enflasyonla veya fiyat artışıyla sonuçlanan ekonomik sıkıntılar elbette vardır. Ama öncelikle sorunun adını doğru koymamız gerekir. Fiyatlardaki düzenli artışı ifade eden enflasyonun olduğu yerde yatırım olmayacağı, üretim azalacağı, istihdam düşeceği için dengeler bozulur. Buna karşılık sadece kurdaki yükselişe bağlı olarak kimi ürünlerde ortaya çıkan fiyat artışı ise yatırımı, üretimi ve istihdamı doğrudan etkilemez. Tam tersine, kurdaki rekabet gücü yatırımda, üretimde ve istihdamda artışa yol açar; ülkemizde yaşanan durum tam da budur, yani fiyat artışıdır. Velevki bunun adı enflasyon olsa bile, dünyaya baktığımızda ülkelerin enflasyonu yenmek için farklı politikalar izlediğini görüyoruz. Kimi bu noktada faizi artırmış, kimi döviz çıpası kullanmış, kimi enflasyon hedeflemesine gitmiştir.
Bugüne kadar tüm ülkelerde geçerli tek bir enflasyonla mücadele yöntemi görülmemiştir. Geçmişte enflasyon sorunu bulunmayan ülkelerin ortak özelliği ise, cari açık vermemeleridir. Cari açığı olup da enflasyon yaşamayan Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerin avantajı ise, paralarının rezerv para olmasıdır. Dünyada bir süredir yaşanan ve salgın süreciyle hızlanan gelişmeler ekonomik işleyişin klasik iktisat teorileriyle açıklanamayacak yeni bir seviyeye evrildiğine işaret etmektedir.
“KÜRESEL EKONOMİ, YENİ SINAMALAR KARŞISINDA CİDDİ BİR BOCALAMA İÇİNDEDİR”
Geçmişte 1929 ve 2008 büyük krizlerini yaşayan küresel ekonomi, yeni sınamalar karşısında ciddi bir bocalama içindedir. Düşük faiz ve ucuz dolar çılgınlığının Amerika başta olmak üzere gelişmiş ülkeler ekonomisindeki sonucu 2008 kriziyle ortaya çıktı.
Salgın sürecinde izlenen politikalarla birlikte FED’in 2008 öncesi 750 milyar dolar olan bilanço büyüklüğü bugün 8,5 trilyon dolara ulaştı. Buna rağmen küresel ekonomideki handikaplar aşılabilmiş değildir. Sonuçta dünya millî gelirinin üçte ikisini oluşturan hizmetler sektöründe salgın döneminde yaşanan çöküşün imalat sanayisinde de duraksamaya yol açtığı bir gerçekle karşı karşıya kaldı. Gelişmiş ülkelerin parasal genişleme ve negatif faiz uygulamaları ise küresel ekonominin işleyişini daha da bozdu.
Araştırmalar Amerika’daki şirketlerin yüzde 17’sinin aldıkları kredilerinin bırakın anaparasını, faizini bile ödeyemeyecek durumda olduklarını gösteriyor. Teknoloji şirketlerinin değerindeki aşırı yükselişin de gerçek ekonomiyle ilgisinin olmadığı geçmişten beri yaşanan tecrübelerle zaten biliniyor. Aynı şekilde dünya borsalarındaki şişkinlik basılan fazla paranın kendisine gidecek yer bulamamasından kaynaklanıyor. Fazla paranın yol açtığı bir başka sorun da gelişmiş ülke ekonomilerinin ciddi enflasyon rakamları ile karşı karşıya kalmasıdır.
Üretici fiyatları enflasyonu Amerika’da yüzde 9’u, Almanya’da yüzde 18,4, Çin’de yüzde 13,5’u, Avrupa Birliği ortalamasında da yüzde 16,2’yi gördü. Alınan tedbirlerle bu üretici enflasyonu rakamlarının tüketici enflasyonuna kısmen daha düşük seviyelerde yansımış olması, küresel ekonominin önündeki hayati sorunları ortadan kaldırmıyor.
Gelişmiş ülkelerin küresel ekonominin mevcut işleyişinde radikal değişiklikler olmadığı sürece, faiz artırımına gitmeleri veya parasal daralmaya yönelmeleri zor gözüküyor. Amerika’nın bir yandan aylık 15 milyar dolarlık parasal daralma politikası açıklarken, diğer yandan 1,5 trilyon dolarlık altyapı yatırımına izin vererek bu politikayı fiilen ortadan kaldırılmasının sebebi de işte bu durumdur.
Avrupa Birliği tarafında da parasal genişlemeye devam etme ve faiz artırımından uzak durma yaklaşımı hâkimdir. Çin’in de ciddi bir finansal genişleme politikasıyla parasının değerini düşük tutmayı sürdüreceği anlaşılıyor.
“ÜLKEMİZİ EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞINDAN DA ZAFERLE ÇIKARTACAĞIZ”
Aziz milletim, karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Ya ülkemizde eskiden beri hâkim olan anlayışı sürdürerek yatırımdan, üretimden, büyümeden, istihdamdan vazgeçecektik ya da kendi öncelliklerimize göre yolumuza devam ederek tarihî bir mücadeleyi göze alacaktık. Her zamanki gibi biz mücadeleyi tercih ettik. Türkiye belki de tarihinde ilk defa kendi ihtiyaçlarına ve gerçeklerine uygun bir ekonomi politikası izleme fırsatı elde etmiştir.
Geçmişten beri her alanda olduğu gibi finansal kriz yönetimlerinde de çok büyük birikim ve tecrübe sahibi bir ülke olarak, dünyanın içinden geçtiği şu kritik dönemin önümüze açtığı fırsatları değerlendirmekte kararlıyız. Ülkemizi eskiden hep yaptıkları gibi denklemin dışına itmek isteyenlerin kur, faiz ve fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunu görüyor, kendi oyun planımızla devam etme irademizi ortaya koyuyoruz.
Biz aynı oyunu vesayetle mücadelemizde gördük sabrettik ve başardık. Biz aynı oyunu terör örgütleri ile mücadelemizde gördük, karşı atağımızı yaptık ve başardık. Biz aynı oyunu darbe girişimlerinde gördük, milletimizle birlikte direndik ve başardık. Biz aynı oyunu uluslararası nice hadisede, nice platformda gördük, güçlü bir duruş sergileyerek girdiğimiz her mücadeleden alnımızın akıyla çıktık. Ülkemizi bunca tuzaktan, bunca badireden nasıl çıkardıysak, Allah’ın yardımı ve milletimizin desteği ile bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkartacağız.
Ülkemizde önceliğimiz olan istihdamı artırmanın yolunun yatırımdan, üretimden, ihracattan, büyümeden geçtiği konusunda hiç kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye’nin yaklaşık 200 yıldır uzak tutulmaya başlattığı her kalkınma hamlesinin önünün darbe ile vesayetle, krizle kesilerek IMF, Dünya Bankası ve mandacı iktisatçılarımız tarafından aksi istikamette yönlendirilmeye çalışıldığı gerçek işte budur. Biz geçmişte uzunca bir süre denenmiş, ama bir türlü sonuç alınamamış yüksek faiz düşük kur kısır döngüsü yerine, yatırım, üretim, istihdam, ihracat, büyüme odaklı ekonomi politikamızla ülkemiz ve milletimiz için en doğru olanı yapmakta kararlıyız.
“FAHİŞ FİYAT ARTIŞLARI YAPAN FIRSATÇILARA GÖZ AÇTIRMAYACAĞIZ”
Politika faizinin düşük tutulmasını bunun için memnuniyetle karşılıyoruz. Kurun piyasadaki hareketlerini bunun için takipte özellikle kararlıyız. Yatırımı, üretimi ve ihracatı bunun için teşvik ediyoruz, istihdamı bunun için gözümüz gibi koruyoruz, büyümeyi bunun için önemsiyoruz. Felaket tellallarının gürültülerini bunun için dikkate almıyoruz. Mandacı iktisatçıların reçetelerine bunun için itibar etmiyoruz. Tüm bunlarla beraber kurdaki yükselişin bahane ederek hiçbir mantıklı izahı olmayan fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara da göz açtırmayacak, hepsinin de tepesine tepesine bineceğiz.
Aziz milletim, altını bir kez daha çizerek ifade etmek istiyorum, bu politika ile biz ne yaptığımızı, ne için yaptığımızı, nasıl yaptığımızı hangi risklerle karşı karşıya bulunduğumuzu, sonunda ne elde edeceğimizi gayet iyi biliyoruz. Üstelik bu politikayı öyle bir anda da hayata geçirmiş değiliz. Bugüne kadar attığımız her adımın, inşa ettiğimiz her eser ve hizmetin, kurduğumuz her altyapının gerisindeki gayelerinden biri de işte bugünlere hazırlık yapmaktır.
Bu anlayışla organize sanayi bölgelerinin yaygınlaştırarak ve güçlendirerek Çin ile Avrupa arasındaki en büyük ve en kabiliyetli imalat sanayini kurduk. Üniversiteleri, araştırma, geliştirme kuruluşlarını ülke geneline yayarak orta ve yüksek teknolojiye dayalı atılımlarımız için insan kaynağı çeşitliliğine gittik. İnşa ettiğimiz yollar, köprüler, tüneller, havalimanları, demiryolları, limanlar ile Pekin’den Londra’ya kadar bütün bu bölgede uzanan bölgenin en güçlü lojistik altyapısı ülkemize aittir. İhracatımızı Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar dünyanın dört bir yanına yayarak, şehirlerimizin tamamının ve on binlerce yeni şirketimizin bu alana girmesini sağladık. Swap işlemlerini yakından izlemek suretiyle küresel para cambazları ile iş birliği yaparak kendi ülkelerinin soymayı alışkanlık hâline getirenlerin önünü kestik.
İşsizlik sigortası ve bireysel emeklilik sistemi gibi uygulamalarla uzun vadeli kaynaklar ürettik. Bireysel yatırımcıların ve geliri döviz olmayanların dolarla borçlanmasına imkân tanımayarak kur üzerinden kumar oynanmasını engelledik.
Terör örgütleriyle mücadeledeki ve afetlere müdahaledeki hızımız ve etkinliğimizle ülkemizin çözüm üretme yeteneğine güveni biz artırdık.
Bugün ülkemizde geçmişten farklı olarak bireylerin döviz borcu değil bankalarda ve yastık altında ciddi bir döviz varlığı vardır. İhracat ve ithalat işi olanlar dışından kayda değer düzeyde döviz borcu olan şirketimiz de yoktur.
Bankalarımızın açık pozisyonları bulunmuyor, işte önemli olan burası. Bütçe performansımız oldukça yüksek bir seviyededir. Büyük altyapı projelerimizi önemli ölçüde bitirdiğimiz için yatırımlarda kullanmak üzere acil finansman ihtiyacımız da kalmadı.
“SAVUNMA SANAYİMİZ ÜLKEMİZİN EN ÖNEMLİ GELİR KALEMLERİNDEN BİRİ HÂLİNE DÖNÜŞÜYOR”
Dünyanın bizden örnek aldığı yap-işlet-devret modeli sayesinde devam eden büyük projelerimiz de kamu finansmanına yük getirmiyor. Sektörün gayretli çalışması sayesinde turizm gelirlerimiz hızla artıyor.
Savunma sanayimiz ülkemizin en önemli gelir kalemlerinden biri hâline dönüşüyor. Suriye, Libya, Kafkasya gibi istikrarsızlık bölgelerindeki başarılı kriz yönetimimiz siyasi ve insani hareket alanımızı genişletiyor.
Karadeniz’de bulduğumuz doğal gaz en önemli döviz giderimiz olan enerji sorunumuzun çözümü konusundaki umutlarımızı güçlendirdi.
Bu yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı döneminde göre 2 milyon 288 bin kişi artan istihdam ile son aylarda fazla vermeye başlayan cari denge attığımız adımların amacımıza uygun sonuçlar doğurduğuna işaret ediyor.
Hep söylüyorum, faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bu tespitimiz ülkemizin bugüne kadar yaşadıklarımızdan çıkardığımız derslere dayanmaktadır. Ekonomi politikalarının bir aracı olan faizin seviyesini belirleyecek olan ülkenin ihtiyaçlarıdır. Enflasyonun sadece parasal daralmayla düşürülebileceği teorisinin kapalı ekonomiler dışında hiçbir karşılığının bulunmadığını gördük.
Ülkemizi mandacı iktisatçıların arzuladığı şekilde küçültecek, zayıflatacak, insanlarımızı işsizliğe, açlığa, yoksulluğa mahkûm edecek politikaları ret ediyoruz, üstelik bu reddinizi yeni de değil uzunca bir süredir ortaya koyuyoruz. Bunun yerine sorunlarımızı kendi çözümlerimizle aşacak adımları atıyoruz.
Yeni küresel sistem yarışları ve ülkemizin sahip olduğu güçlü altyapı böyle bir mücadele için bize geçmişte hiç olmadığı kadar uygun bir zemin sunmaktadır. Uygulamadığımız bu politikayla küresel finans çevrelerinin ülkemizi bunca zamandır ekonomik boyundurukları altında tutanların ve onların içerideki tetikçilerinin şimşeklerini üzerimize çektiğimizin de elbette farkındayız. Ama ülkemizin ve milletimizin ekonomik kurtuluşu için böyle davranmamız, bu mücadeleyi vermemiz gerekiyor, biz de işte bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. İnşallah önümüzdeki aylardan itibaren bu politikanın insanlarımızın günlük hayatlarındaki olumlu yansımalarını görmeye başlayacağız.
“AŞI OLMAYANLARIN BİR AN ÖNCE SAĞLIK KURULUŞLARIMIZA BAŞVURMALARI TAVSİYEMİZİ TEKRAR HATIRLATIYORUZ”
Aziz milletim; salgın, yeni dalgalar ve yeni bilinmezlerle dünyadaki etkisini sürdürüyor. Türkiye olarak hamdolsun sağlık hizmetlerinden aşıya kadar her konuda salgınla mücadelede oldukça iyi bir yerdeyiz. Okullarımızda eğitim-öğretim sürüyor, iş yerlerimiz çalışıyor, insanlarımız günlük hayatlarını herhangi bir sınırlamaya tabi tutmadan sürdürüyor. Sahip olduğumuz bu imkânları kullanmaya devam edebilmemiz için tedbiri elden bırakmamız gerekiyor. Avrupa’da kısmi kapatmaların gündeme geldiği bir dönemde bizim sadece biraz daha dikkatli olmaya, biraz daha özenli davranmaya ihtiyacımız vardır. Aşı olmayanların veya aşısı eksik olanların bir an önce sağlık kuruluşlarımıza başvurmaları tavsiyemizi tekrar hatırlatıyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da salgınla mücadelede dünyanın önünde giderek ülkemizi bu musibetin sıkıntı sonuçlarından koruyacağımıza inanıyorum.
Bilindiği gibi, okullarımızda eğitim-öğretim bir haftalık ara tatilin ardından bugün tekrar başladı. Ara tatil döneminde bin 170 okulumuzu öğrencilerimize hizmet verecek yeni kütüphanelerine kavuşturduk. Bu yılın sonuna kadar ülkemizde kütüphanesi olmayan okul bırakmamayı hedefliyoruz.
Aynı şeklide iş gücü piyasamızın ihtiyaç duyduğu insan kaynağımızı hızla yetiştirmek için de mesleki eğitim merkezlerini daha aktif kullanacak tedbirleri alıyoruz. Millî Eğitim Bakanlığımız ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız yılsonuna kadar mesleki eğitim merkezi olmayan organize sanayi bölgesi bırakmamaya yönelik yoğun bir çalışma içindeler. Bu merkezlerde 6-8 ay gibi kısa süreli tamamlama programlarıyla acil insan kaynağı ihtiyacımızı karşılamayı planlıyoruz. Attığımız bu adımların özelikle genç işsizliğin süratle azaltılmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz.
“ÜLKEMİZİN TARIMSAL HASILADA DÜNYADA 10. SIRADAKİ YERİNİ DAHA DA İLERİYE TAŞIMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
İnşallah bu yıl yağışın bol ve bereketli olduğu bir mevsim geçirerek önümüzdeki yıl çiftçimizin üretim ve gelir seviyesini daha da yukarıya çıkarmayı ümit ediyoruz. Tarımda dünyanın 206 ülke ve bölgesine 2 binin üzerinde ürün gönderen, yılın ilk 9 ayında 17,5 milyar dolar gelir elde eden bir ülkeyiz. Ülkemizin tarımsal hasılada dünyadaki 10’uncu sıradaki yerini daha da ileriye taşımak için çalışıyoruz.
Kamu işçileri ve memurlarının ücretlerindeki artışlarla başlattığımız çalışanlarımızı fiyat artışlarına karşı koruma politikamızı asgari ücretle de sürdüreceğiz.
Kapsamını ve miktarını oldukça yükselttiğimiz sosyal yardımlarımızın yelpazesini hiçbir ihtiyaç sahibi vatandaşımızı dışarıda bırakmayacak şekilde genişletiyoruz.
Sporcularımızın uluslararası müsabakalarda gösterdikleri başarılar milletçe hepimizi gururlandırıyor. Bu başarıların kalıcı olması için altyapıdan eğitim ve teşvik programlarına kadar her alanda çok önemli faaliyetler yürütüyoruz.
Ulaştırma başta olmak üzere inşası süren büyük altyapı projelerimizi bir an önce milletimizin hizmetine sunmak için yağmur çamur demeden çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde yerinde gördüğümüz 1915 Çanakkale Köprüsü ve Malkara otoyolunu belirlenen tarihten bile önce hizmete açmayı ümit ediyoruz.
Sadece son dönemde ülkemize kazandırdığımız kültür sanat yatırımları nesiller boyunca gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımıza hizmet verecek abide eserlerdir.
Kapasitelerini büyüten, yeni inşa edilen fabrikalarla organize sanayi bölgelerimizin her biri harıl harıl çalışan üretim merkezlerine dönüşmüştür. Üretimdeki her bir istihdamın lojistik ve diğer hizmet sektörlerinde dörde, beşe kadar çıkan ilave istihdama yol açtığı gerçeğinin ışığında ülkemizi büyütmek, güçlendirmek, kalkındırmak için gece-gündüz mücadeleye devam ediyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.
Bu duygularla bir kez daha hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 yılı ihracat rakamlarının açıklanması programında yaptığı konuşmada, “Yılın tamamında ihracat rakamlarında Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza attık. 2024 yılı mal ihracatımız, 2023 yılına göre yüzde 2,5 oranında artarak 262 milyar dolara çıktı” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) iş birliği ile Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen 2024 yılı ihracat rakamlarının açıklanması programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, programdaki konuşmasında, katılımcıları selamlarken iş dünyasının, Türk milletinin, dost ve kardeş halkların yeni yılını tebrik etti.
Katılımcıların 1 Ocak itibarıyla başlayan üç aylarını da tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabb’im bizleri Ramazan-ı Şerif’e de sağlık ve afiyetle kavuştursun diyorum” ifadesini kullandı.
“GAZZE MEZALİMİ İÇİMİZDE BÜYÜK BİR YARA OLARAK 2024 SENESİ BOYUNCA DA KANAMAYA DEVAM ETTİ”
Gazze ve Lübnan başta olmak üzere Türkiye’nin yakın çevresinde savaşların, katliamların ve çatışmaların eksik olmadığı zorlu bir yılın geride bırakıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tüm dünyanın gözleri önünde 15 aydır devam eden ve 50 bin masumun hayatına mal olan Gazze mezalimi içimizde büyük bir yara olarak 2024 senesi boyunca da kanamaya devam etti. 2024’ün son haftalarında Suriye’ye doğan özgürlük ve adalet güneşinin 2025 senesinde savaş uçaklarının kararttığı Gazze semalarında da sökün etmesini yürekten temenni ediyoruz. Suriye’de 13 yıl boyunca olduğu gibi 7 Ekim 2023’ten beri maruz kaldıkları zulüm karşısında Filistinli kardeşlerimizi de yalnız bırakmadık. Çeşitli kanallardan gönderdiğimiz 100 bin tonluk insani yardımla Gazzeli mazlumların yükünü bir nebze olsun hafifletmeye çalıştık. Filistin devletinin daha fazla ülke tarafından tanınması için diplomatik alanda yürütülen tüm çabalara hem destek verdik hem de öncülük ettik. İsrail’le ticari işlemleri tamamen durduran tek ülke yine Türkiye olmuştur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca Filistin Serbest Ticaret Anlaşması’nı genişletme müzakerelerini tamamlayarak hem Filistin halkının alınan karardan zarar görmemesini temin ettiklerini hem de kendilerine ilave katkılarda bulunduklarını kaydetti.
Kış mevsiminin bastırmasıyla insani felaketin ağırlaştığı Gazze’de tek bir masumun daha hayattan kopartılmasına tahammülleri olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu anlayışla katliamların bir an önce durması ve kalıcı barışa giden yolun önünün açılması için yoğun gayret sarf ediyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde çok yönlü yürüttüğümüz bu çabalarımızın müspet sonuçlarını görmeyi ümit ediyoruz. Filistin halkıyla dayanışma adına hükûmetimizin aldığı bu karara destek veren iş dünyamızın tüm temsilcilerine bir kez daha şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. İçeriden ve dışarıdan gelen bütün eleştirilere rağmen nasıl Suriye’de haklı çıkan biz olduysak Gazze krizinde de tarih haklılığımızı teyit edecek, Türkiye’nin adaletten, barıştan ve merhametten yana olan tavrının isabetli olduğunu görecektir. Allah’ın izniyle bundan en küçük bir şüphe duymadık ve duymuyoruz.”
“ENFLASYONLA MÜCADELE DÜNYADA GEÇEN YILA DAMGASINI VURDU”
Her yıl, bir önceki yılın dış ticaret rakamlarını değerlendirmenin iktidarlarının âdeta bir geleneği hâline geldiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karnemizi önümüze koyduğumuz, başarılarımızın ve eksiklerimizin muhasebesini yaptığımız bu toplantılarımıza büyük önem veriyoruz. Bunu, aynı zamanda halka hesap verme prensibimizin asli bir unsuru olarak görüyoruz. Bu gelenek inşallah bundan sonra da devam edecek” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her yıl artan dış ticaret rakamlarının bir tarafında hükûmetin, diğer tarafında özel sektörün bulunduğunu belirterek fedakârca çalışarak Türk ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştıran ihracatçıları ve iş dünyasının elçilerini tebrik etti.
“BÖLGEMİZDE YAŞANAN BÜTÜN ZORLUKLARA RAĞMEN TÜRKİYE HEDEFLERİNE DOĞRU EMİN ADIMLARLA İLERLEMEKTEDİR”
2024 yılında Türkiye’nin dış ticaret alanında yakaladığı ivmeyi tüm yönleriyle inceleyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dış ticaret rakamlarının objektif değerlendirmesini yaparken şu noktanın gözden ırak tutulmaması gerektiği kanaatindeyim. Türkiye olarak özellikle bölgesel gelişmeler bağlamında belirsizliklerle dolu son derece sancılı ve sarsıntılı bir yıl geçirdik. Karadeniz’den komşularımız olan Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, kimi zaman çok tehlikeli boyutlara vararak 2024 yılında da devam etti. Koronavirüs sürecinde geçici denilerek devreye alınan korumacı tedbirler maalesef geçen yıl da küresel ticareti olumsuz etkilemeyi sürdürdü. Tüketim, üretim ve enflasyon gibi temel ekonomik göstergelerde salgınla beraber başlayan bozulmanın üstesinden henüz gelinemedi. Jeopolitik gerilimler, siyasi çalkantılar ve henüz tam istenilen seviyelere gelinemeyen enflasyonla mücadele dünyada geçen yıla damgasını vurdu.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 senesinde nispeten daha iyi bir yıl beklenildiğini, 2025’te küresel iktisadi faaliyetin toparlanmakla birlikte salgın öncesi ortalamalarının altında seyredeceğinin anlaşıldığını vurgulayarak, OECD’nin tahminlerine göre dünya ekonomisinin 2024 yılını yüzde 3,2’lik büyümeyle kapatacağının, 2025 yılında ise yüzde 3,3’lük bir büyüme oranına ulaşacağının öngörüldüğüne değindi.
ABD ekonomisinin sırasıyla yüzde 2,8 ve yüzde 2,2 oranında, Avro Bölgesi’nin ise yüzde 0,8 ve yüzde 1,2 oranında büyümesinin beklendiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “En büyük ticaret ortağımız olan Almanya’daki olumsuz görünümün bizim açımızdan Avro Bölgesi için önemli bir risk unsuru teşkil etmektedir. Ama kendimize yeni pazarlar, yeni ticaret ortakları bularak inşallah bu riski de minimize etmeye çalışacağız. Genel tabloya baktığımızda, şunu net bir şekilde görebiliyoruz. Küresel mal ve hizmet ticareti 2025 yılı için olumlu sinyaller vermesine karşın çözüme kavuşturulamayan sıcak çatışmalar ve jeopolitik gerilimler sebebiyle daha tedbirli, temkinli hareket etmemizi elzem kılmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ekonomide ve bölgede yaşanan bütün bu zorluklara rağmen Türkiye’nin hedeflerine doğru emin adımlarla ilerlediğini belirtti.
“İSTİHDAM SON BİR YILDA 1 MİLYON 31 BİN KİŞİ ARTTI”
Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejisiyle yeni başarı hikâyeleri yazmaya devam edeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu verileri paylaştı: “2024 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 2,1 oranında büyüme kaydeden ekonomimiz tam 17 çeyrektir, kesintisiz büyüyor. Böylece yılın ilk 9 ayında yüzde 3,2 oranında büyüme oranına ulaştık. 2023 yılında 1 trilyon 130 milyar dolar olan ekonomimiz 2024 yılının üçüncü çeyreğinde yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 260 milyar doları buldu. 2023 yılında 13 bin 243 dolar olan kişi başına gelirimizin 2024 yılında 15 bin doları aşmasını, 2025 yılında ise 17 bin dolar seviyesinin üzerine çıkmasını bekliyoruz; nereden nereye. 2025 yılı için net ihracat ve sabit sermaye yatırımlarının da desteğiyle yüzde 4 büyüme oranına ulaşmayı hedefliyoruz. Üretimin güçlü etkilerinin son açıklanan istihdam verilerine de yansıdığını memnuniyetle ifade etmek isterim. İstihdam son bir yılda 1 milyon 31 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin sayısı 2024 yılı ekim ayında 32 milyon 970 bin kişiye ulaşarak tarihin en yüksek seviyesini gördü. Ocak-Ekim 2024 döneminde, işsizlik oranımız ortalama yüzde 8,8 oranıyla son 23 yılın en düşük düzeyine inmiştir. Erkeklerde yüzde 6,6 ile yine işsizlikte tarihimizin en iyi oranını yakaladık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 yılı haziran ayında başlayan ve enflasyonla mücadelede sağlam bir zemin oluşturmayı amaçlayan geçiş sürecinin 2024 yılı haziran ayı itibarıyla sona erdiğini, ikinci aşama olan dezenflasyon sürecinin başladığını dile getirdi.
“2025 YILINDA DA ENFLASYON ORANIMIZ İLAN EDİLEN SEVİYELERDE GERÇEKLEŞECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sabah TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılına ait enflasyon verilerinin uyguladıkları politikaların doğruluğunu teyit ettiğini belirterek, “Enflasyon aralıkta aylık bazda yüzde 1,03 olurken yıllık bazda yüzde 44,38’e gerilemiştir. Yıllık enflasyon 2023 sonuna göre 20 puan, 2024 Mayıs ayındaki zirve seviyesine göre 31 puan düşmüştür. 2025 yılında da enflasyon oranımız orta vadeli programla ve enflasyon raporunda ilan edilen seviyelerle uyumlu şekilde gerçekleşecektir. Bu umut verici gelişmelerin arkası inşallah gelecek” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, piyasaların hükûmete, politikalara, ekonomi programına ve tüm bunlarla birlikte Türk ekonomisinin güçlü potansiyeline güvendiğini vurguladı.
Bu konuda ihracatçıların desteğinin çok kıymetli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek ihracatımızı hedeflerimizle uyumlu bir şekilde artırmaya gerekse enflasyonu tekrar tek haneli rakamlara düşürmeye katkıda bulunmak için iş dünyamızın tüm paydaşlarından samimi destek bekliyoruz” diye konuştu.
“İHRACATÇILARIMIZIN MESELELERİYLE İLGİLENDİK”
Türkiye’yi çok farklı seviyeye taşıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracatçılar ve iş insanlarıyla yüzlerce seyahate çıkıp dünyayı adeta karış karış dolaştıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittikleri her yerde Türkiye’nin potansiyelini, gücünü ve imkânlarını devlet adamlarına ve iş dünyasının temsilcilerine birlikte anlattıklarını kaydederek, “Büyük-küçük ayrımı yapmadan ihracatçılarımızın meseleleriyle ilgilendik. Gümrük işlemlerinden vize sorunlarına, alacak tahsilatından serbest ticaret anlaşmalarına kadar her alanda çözümler ürettik. Zorluklarla karşılaşsak da hep yeni yollar, yöntemler ve pazarlar bulduk” diye konuştu.
Afrika ve Latin Amerika açılım politikaları sayesinde Türk iş dünyasının bu coğrafyalarda da engelleri aşarak güçlü varlık göstermeye başladığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün hamdolsun dünyanın her köşesinde ihracattayız. İhracat, Türk ekonomisinin amiral gemisi vasfını hâlen koruyor. Nitekim 2024 yılının ihracat rakamlarına baktığımızda bunu net şekilde görebiliyoruz” ifadesini kullandı.
“2024’TE AVRUPA BİRLİĞİ’NE İHRACATIMIZ YÜZDE 4,2 ARTIŞLA 108,7 MİLYAR DOLARA ULAŞMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıla ait dış ticaret verilerine değinerek şunları paylaştı: “Öncelikle 2024 yılı aralık ayında ihracatımız yüzde 2,2 artışla 23,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Böylece aralık ayı aylık ihracat rekorunu kırdık. İthalatımız ise yüzde 11,1’lik artışla 32,3 milyar dolar oldu. Yılın tamamında ihracat rakamlarında Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza attık. Biraz evvel ifade ettiğim olumsuzluklara rağmen 2024 yılı mal ihracatımız, 2023’e göre yüzde 2,5 oranında artışla 262 milyar dolara çıktı. Ayrıca son 19 ayın 12’sinde o ayın ihracat rekorunu kırdık. 2024 yılı ocak-aralık döneminde 31 ilimiz 1 milyar doların üzerinde ihracat yaparken, 54 ilimiz de ihracatını artırmıştır. En fazla ihracat yapan 5 ilimiz sırasıyla 56,8 milyar dolarla İstanbul, 32 milyar dolarla Kocaeli, 23,8 milyar dolarla İzmir, 18,2 milyar dolarla Bursa ve 13,2 milyar dolarla Tekirdağ’dır. 2024 yılı genelinde ise ithalatımız yüzde 4,9 düşüşle 344,1 milyar dolara inmiştir.”
Geçen yıl dış ticaret dengesinde olumlu kazanımlar elde ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “2023’te 106,3 milyar dolar olan dış ticaret açığını, 2024’te 82,2 milyar dolara kadar indirdik. Yani 2024’te dış ticaret açığını tam 24 milyar dolar düşürdük. 2024’te ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 5,5 puan artışla yüzde 76,1’e yükseldi. Bu oran, göreve geldiğimiz 2002 yılında sadece yüzde 50 civarındaydı. 2024 yılında ihracatımızda kıymet bazında artışta öne çıkan ilk üç ülke ise yüzde 22,2 artışla Birleşik Krallık, yüzde 9,9 artışla Amerika Birleşik Devletleri ve yüzde 52’lik artışla Suudi Arabistan olmuştur. 2024 yılında Avrupa Birliği’ne ihracatımız yüzde 4,2 artışla 108,7 milyar dolara ulaşmıştır. Avrupa Birliği’nin son 12 ayda ithalatının yüzde 7,5 gerilediği bir ortamda, ülkemizin bu pazara ihracatının artması çok mühimdir. Ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerine ihracatımız yüzde 6,1 artarak 70,1 milyar dolara, Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerine yüzde 12,9 artışla 11,1 milyar dolara yükselmiştir.”
“EKONOMİMİZ DAHA DENGELİ BÜYÜME TRENDİNDE İLERLEMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İhracatın değer bazında en çok arttığı ilk üç fasılaya şöyle bir baktığımızda motorlu kara taşıtlarında yüzde 5,3 artışla 32,5 milyar doları, demir ve çelikte yüzde 15,1 artışla 10,2 milyar doları, elektrikli makine ve cihazlarda yüzde 6,4 artışla 16,4 milyar doları yakaladığımızı görüyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Üretimdeki orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün katkısının altını çizmek istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2024 yılında yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı, kıymet bazında tam yüzde 19 oranında artışla 8,8 milyar dolara yükselmiştir. Orta-yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı ise yüzde 2,8 artışla 92,4 milyar dolara ulaşmıştır. 2022’de yüzde 36,9 olan orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının payı 2023’te yüzde 40,4’e, bu yıl yüzde 41’e çıkmıştır. Bu durum, ürünlerimizdeki nitelik artışının önemli işaretidir. Döviz ihtiyacımız azalırken makroekonomik istikrarımız güçlenmekte, dolayısıyla ekonomimiz daha dengeli büyüme trendinde ilerlemektedir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracat rakamlarının ülke, millet ve ekonomi için hayırlara vesile olmasını temenni ederek, “Bu başarının altında fabrikalarda alın teri döken işçiden ustabaşına, atölyelerde emek veren çıraktan kalfaya, insanımıza istihdam kapısı olan işveren ve yatırımcıdan ürünlerimizi dünyayla buluşturan ihracatçılarımıza kadar herkesin imzası vardır. Tabii bu rekor ihracat rakamlarına, kadınların yüzde 20’nin üzerinde katkı yaptığını memnuniyetle belirtmek isterim. Başta kadınlar olmak üzere bütün ihracatçılarımızı ve emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mal ihracatı gibi hizmet ihracatında da hedeflerini aşmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını söyledi.
2024 yılında hizmet ihracatı hedeflerinin 110 milyar dolar olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yılın ilk 10 ayında 97,1 milyar dolar hizmet ihracatına ve 54 milyar dolar hizmet ticareti fazlasına ulaştık. Yıllıklandırılmış olarak bakıldığında, ekim ayı itibarıyla gerçekleştirdiğimiz 112,5 milyar dolar hizmet ihracatı ile hedefimiz olan 110 milyar doların üzerine çıktık” diye konuştu.
Gerek mal ticaretinde gerçekleşen performansın gerekse hizmetlerin güçlü katkısının cari işlemler dengesine olumlu yansıdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Cari işlemler hesabı 5 yıl sonra ilk kez son 5 aydır aylık bazda fazla vermiştir. 2024 yılı sonunda cari işlemler açığının geçen yılki 40,4 milyar dolardan 10-11 milyar dolar seviyesine kadar gerileyeceği anlaşılıyor. Böylece 2024 yılında cari işlemler açığının millî gelire oranının yüzde 1’in altında kalacağına inanıyoruz. Hep söylediğim gibi bu başarılar yalnızca birer başlangıç noktasıdır. Çok daha büyük başarılara ulaşmak için durmadan, yorulmadan, yandık-bittik diyen felaket tellallarına aldırmadan çalışmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ekonomisinin kıvanç kaynağı olan ihracatçıların dün olduğu gibi yarın ve daima yanlarında olacaklarını dile getirerek, “2024 yılında mal ve hizmet ihracatçılarımıza toplam 24,7 milyar lira destek sağladık. İhracat desteklerine tahsis ettiğimiz bütçeyi 2025 yılında 33 milyar liraya çıkartıyoruz” ifadelerini kullandı.
İhracatçıların finansmana erişimini kolaylaştırmak için devletin ilgili tüm kurumlarının ortak çaba harcadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, finansmanda sadece Eximbank’la yetinmediklerini, İhracatı Geliştirme Anonim Şirketiyle önemli bir adım atarken, kefalet sistemiyle de teminat sorununa çözüm getirdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkez Bankamız finansmana erişimi desteklemek amacıyla reeskont kredilerinin günlük limitini 13 kat artışla 4 milyar liraya çıkardı. Merkez Bankası son 1 yılda 573 milyar liralık reeskont kredisi kullandırdı” dedi.
“DESTEK SÜREÇLERİNİ HIZLANDIRMAYI AMAÇLIYORUZ”
Türkiye’yi daha güçlü, rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturmak için yoğun çaba içinde olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ticaret Bakanlığımızca ‘2025 Yılı İhracat Planı’ çalışmalarını da başlatmış bulunuyoruz. İhracatçılarımızın yurt içi ve yurt dışı fuar katılımlarına yönelik desteklerin kapsamını genişletmeyi, desteklere erişimini kolaylaştırmayı ve destek süreçlerini hızlandırmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.
Sadece 2024 yılının değerlendirmesini yapmadıklarını, aynı zamanda 2025’in de hedeflerini belirlediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Geçtiğimiz sene, 2024 yılı mal ve hizmet ihracatı için sizlere 375 milyar dolar hedefini koymuştum ve hamdolsun size olan güvenimi boşa çıkarmadınız. 2025 yılında mal ve hizmet ihracatı olarak toplamda 390 milyar doları geçeceğimize inanıyorum. Önümüzdeki yıl, hedeflerimizi de aşan bir ihracat rakamına ulaşacağınız konusunda Cumhurbaşkanınız olarak ben sizlere güveniyorum.”
Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamının ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ticaret Bakanlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ve ticaretin artırılması için özveriyle çalışan herkesi tebrik etti.
“Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştüreceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Önümüzdeki dönemde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştürmek için kararlı adımlar atacağız. Ülkemizin önünde yeni bir yol açacak bu sürecin suhuletle, karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde yürümesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ama gerektiğinde, devletimizin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında şunları kaydetti:
“Aziz milletim, hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün 2024’e veda ediyor, yeni umut, beklenti ve hayallerle 2025 senesini karşılıyoruz. Öncelikle yeni miladi yılın ülkemiz, milletimiz, gönül coğrafyamız ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
“BİRBİRİMİZE DAHA SIKI KENETLENECEĞİZ”
Geçtiğimiz yıl boyunca istiklal ve istikbalimiz uğrunda toprağa düşen tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Millet olarak 2025 yılında birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı, inşallah, daha da güçlendirecek, birbirimize daha sıkı kenetleneceğiz.
Geride bıraktığımız 2024 senesi, ülkemiz içinde ve bölgemizde pek çok kritik gelişmeye sahne oldu. Mahallî idareler seçimlerini, tam bir demokrasi şöleni havasında, Türk demokrasisinin olgunluğunu tüm dünyaya yeniden gösterdiğimiz bir iklimde, hamdolsun, başarıyla gerçekleştirdik.
Milletimizin iradesi sandıkta özgürce tecelli ederken, kazanan demokrasimizle birlikte yine 85 milyon vatandaşımızın tamamı oldu. Tercihleri ne olursa olsun, seçim sandıklarını birer bayram yerine çeviren vatandaşlarıma bugün bir kez daha teşekkür ediyorum.
Seçimlere ve bölgemizde patlak veren yeni krizlere rağmen, kararlılıkla uyguladığımız ekonomi programımızın meyvelerini toplamaya başladık. İstihdamda, ihracatta, üretimde, turizmde, savunma sanayiinde ve diğer alanlarda çok önemli başarılara imza attık.
Deprem bölgemizi yeniden ayağa kaldırma çalışmalarımızda ciddi mesafe katettik. Yeni yılda bu çalışmalar daha da hızlanacak.
Enflasyondaki düşüşün, özellikle yılın son aylarında, artarak devam etmesi 2025 yılı hedeflerimize ulaşacağımızı teyit ediyor. Vatandaşımızın refah kaybını telafi edecek, alım gücünü artıracak politikalara ağırlık vermek suretiyle, inşallah, daha iyi yerlere geleceğiz.
“HEDEFLERİMİZE ULAŞACAĞIZ”
Konut, kira ve gıda başta olmak üzere fahiş fiyatlarla milletin ekmeğine göz diken fırsatçılarla mücadelemizi, 2025 senesinde de kararlılıkla devam ettireceğiz.
Vatandaşlarımdan, geçmişte Türkiye’ye çok ağır faturalar ödetmiş popülist söylemlere prim vermemelerini özellikle istirham ediyorum.
Son 22 yılda bu ülkenin ve milletin tüm meselelerini nasıl biz çözdüysek, ekonomideki konjonktürel sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Doğru yoldayız, Allah’ın izniyle hedeflerimize de ulaşacağız. Sizlerden sadece biraz daha sabır, metanet ve anlayış istiyoruz.
“YENİ DÖNEMİN SURİYE’DE KALICI İSTİKRARA KAPI ARALAMASI İÇİN GEREKEN HER TÜRLÜ DESTEĞİ SAĞLAYACAĞIZ”
Aziz milletim, 2024 senesinin son haftaları köklü tarihî, beşerî ve komşuluk ilişkilerimizin bulunduğu Suriye’de yeni bir dönemin kıvılcımı oldu. Yeni dönemin Suriye’de kalıcı barışa, huzura, istikrara ve ekonomik refaha kapı aralaması için gereken her türlü desteği sağlayacağız.
Suriye’de istikrar ortamı kök saldıkça inanıyorum ki, 13 yıldır vatan hasreti çeken Suriyeli muhacirlerin gönüllü geri dönüşü de kolaylaşacaktır. Bu süre boyunca ensar millet olmanın en güzel örneklerini sergileyen tüm vatandaşlarımdan Allah razı olsun” diyorum.
“GAZZE’DEKİ KATLİAMLARA İLK GÜNDEN İTİBAREN EN GÜÇLÜ TEPKİYİ VEREN ÜLKEYİZ”
Gazze’deki katliamlara ilk günden itibaren en güçlü tepkiyi veren, vicdanlı ve adaletli duruşunu her platformda ortaya koyan ülke konumundayız. Gazze’de ve diğer Filistin topraklarında 15 aydır devam eden katliamların son bulması, burada da barışın tesisi için yoğun gayret sarf ediyoruz.
Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları temelinde özgür, egemen ve toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devletinin kurulması için 2025 yılında da tüm gücümüzle çalışacağız.
“TEMENNİMİZ, 2025 YILINDA KUZEYİMİZDE DE YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLAMASIDIR”
Her ikisi de Karadeniz’den komşumuz olan Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın adil bir barışla sona erdirilmesi önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Temennimiz, 2025 yılında kuzeyimizde de yeni bir dönemin başlamasıdır.
Sınırlarımız ötesinde bütün bu diplomatik hamleleri hayata geçirirken, ülkemiz içinde en önemli gündemimiz iç cephemizin tahkimatı olacaktır.
Türkiye Yüzyılı’nı, kardeşliğin yüzyılı yapmakta kararlıyız. Önümüzdeki dönemde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştürmek için kararlı adımlar atacağız. Ülkemizin önünde yeni bir yol açacak bu sürecin suhuletle, karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde yürümesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ama gerektiğinde, devletimizin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz.
Bu çerçevede 2025 yılında milletimize inşallah yeni müjdeler vermeyi ümit ve arzu ediyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Rabbim bizleri hizmetkârı olmaktan şeref duyduğumuz aziz milletimize ve umudunu Türkiye’ye bağlamış yüz milyonlarca mazluma mahcup etmesin diyorum. Bu temennilerle yeni takvim yılının ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini diliyor, her birinizi saygıyla selamlıyorum.
Yeni miladi yılınız kutlu olsun. Kalın sağlıcakla.”
Türkiye’de uluslararası düzeyde ülke refah ve düzenine hizmet vermiş ve hizmet vermeye devam eden iş insanlarının “İyi ki Varsın” başlıklı yazı dizisi ile dikkat çeken ünlü isimlerin bir arada bulunduğu platformumuzda 1970 yılında Doğu Anadolu’nun Serhat Şehri Kars/Kağızman/Kuruyayla Köyünde Anadolu’nun köklü geleneğinden gelen kardeşlik duygusu ile “7 kardeş(2 Kız 5 erkek)” olmak üzere dünyaya gelen Servet Yıldız’ a yer verdim.
İlk-Orta-Lise öğrenimini Kağızman da tamamladı. Lisans öğrenimi Çukurova Üniversitesi Mühendislik Mimarlık fakültesi Maden mühendisliği bölümünü bitirdi. Selçuk Üniversitesinde İşletme üzerine yüksek Lisansını tamamladı. 2001 yılında evlenen Yıldız, Yusuf ve Sarp Boran adında iki erkek çocuk Babasıdır.
Her ne kadar 2002 yılında Akaryakıt Sektöründe çalışmaya başladı ise İş güvenliği uzmanı Lpg Sorumlu müdürü ,Emlak danışmanlık uzmanı ile de Sektörde başarılı projelere imza atmıştır. Hepimiz yakından takip ediyor, öykülerini dinliyor, başarılarını alkışlıyoruz… Yeni teknoloji ve iş modelleriyle birlikte sayıları artıyor, dünya çapında adından söz ettiren örnekleri ortaya çıkıyor… Bazıları yenilikçi bir çözüm, bazıları sıra dışı iş fikri, bir bölümü de “girişimci” ruhlarıyla yarattılar…
Ülkemizde enerji sektöründe faaliyet gösteren önde gelen yerli ve yabancı Akaryakıt Dağıtım şirketlerinde; Marka yönetmeliği, şirketlerin vizyon ve misyonlarının oluşumunu sağlama, dağıtım şirketleri bünyesinde çalışan bayii ağında faaliyet gösteren ve bayilik kontratlarıyla dağıtım şirketlerine bağlı çalışan akaryakıt istasyonlarının öncelikle kural koyucu kamu kurumlarının mevzuatları çerçevesinde resmî uygunluklarının sağlanması ve devamlılığın takip edilmesi ticari faaliyetleri belirlenen ticari şartlar çerçevesinde icrasının gerçekleştirilmesi, risk yönetimi, satış ve pazarlama, ikmal, yurt dışı ve yurt içi tedarik zincirini yönetmek, finans ve ve muhasebe, reklam, pazarın analizi, rakiplerin analizi, ekonomik değişkenler gibi unsurları yöneterek sistematik bir şekilde işleyişini sağlamak. Yöneticisi olduğum şirketlerde yönetim kurulunun belirlediği kurum kimliği çerçevesinde şirket çalışanlarının eğitimi, şirket kültürüne uygunluklarının sağlanması, şirketin ana ticari konusu hakkında gelişmelerinin takip edilmesi, yönetimle çalışan personellerin arasındaki koordinasyonların sağlanması, şirket personelinin şirkete bağlılıklarının ve aidiyet duygusunu geliştirerek bir bütünün sağlanması ve çalışan personelin kariyer planlamasının yapılması, satış stratejileri geliştirilmesi, tüm şirket çalışanlarına liderlik ve koçluk yapılması alanlarında görev aldı.
2002 yılında “Aytemiz Akaryakıt Dağıtım A.Ş” Saha müdürlüğü görevini 2006 yılına kadar sürdürdü. Sonrasında Bölge ve Tesis müdürü olarak devam etti. (2006–2008) 2008 yılında LUKOİL Bölge Müdürü olarak göreve başladı. 2016 yılına değin devam ettirdi 2016 Aytemiz Bölge Müdürü oldu 2021 yılında kendi isteği ile görevini bırakarak 2021 yılında ES ES Petrolcülük A.Ş. de Genel Müdür olarak başladığı görevini 2024 yılı Aralık ayında QPLUS (VTM Akaryakıt ve ORAL Gaz Dağıtım A.Ş) Genel Müdür olarak devem ettiriyor. İşte Servet Yıldız ‘ın Finans ve danışmanlık alanlarındaki tecrübeleri ile birlikte, insan odaklı yaklaşıma olan inancı ve yeniliklere açık olması , yöneticilik sorumluluğunda karşılaştığı durumlara çok farklı açılardan bakması Kariyer alanında olanak sağlıyor. Başarının yolunun ekip dayanışmasından geçtiğine inanan bir yönetici olarak, tüm çalışma arkadaşları ile her daim iletişim halinde olmaya özen gösteriyor.
Bitmeyen enerjisi, çalışkanlığı, dürüstlüğü, güçlü iletişim ve empati yeteneği sayesinde ekip ruhunu da ön plana çıkararak en kısa sürede gemisini tekrar hedefe yönlendirmesi ve sonuçlarını da rakamlara yansıtması herkes tarafından hayranlıkla karşılansa da, bu durum onun için olması gerekenden başka bir şey değildir aslında. Büyüyen akaryakıt sektöründe dünya devlerine rağmen, görevi süresince -yaklaşık 3 yıl boyunca,ES ES Petrolcülük ‘ de şirketinin satışlarını en fazla artıran genel müdür olmuştur. Hatta şirket markasının daha ileriye gidebilmesi adına çoğu yöneticinin cesaret bile edemeyeceği şekilde birçok bayiden vazgeçmiş, bunların yerine sisteme daha verimli bayiler katmayı başarmıştır.
Servet Yıldız, Günümüzde bir liderin iş yapma yeteneğini ya da cesaretini test edecek güçler artık sadece organizasyon ya da sektörle sınırlı değil. Şirketin büyüme yolculuğunu etkileyecek çok daha büyük ve geniş etkilerle karşı karşıyayız; jeopolitik gelişmeler, ekonomik belirsizlik gibi. Son dönemde pandemi ,iklim krizi ve ekonomilerde hızlı değişimler ve insanlar üzerinde yarattığı etkiyi hep birlikte gördük. Büyük değişim yaratan bu güçlere karşı ustalaşmak ve zirvede kalmak gerekiyor. Bugünün liderliği, en çalkantılı zamanlarda bile organizasyonu en etkin şekilde yönetmeyi, değişim ve dayanıklılık ustası olmayı gerektiriyor. Ortaya çıkan birden fazla liderlik ve yönetim zorluğu karşısında, 21. yüzyıl liderliğinin temel taşı ise çeviklik. Yani esnek, değişime açık ve reaktif olmak. Ben bugünün iş dünyasının bilgi ve zeka kadar cesaret, zarafet ve özgünlük gerektirdiğini de düşünüyorum. Sektörde Tüketicinin ürün ve hizmet kalitesini sürekli kılması yanı sıra , tüketicinin tercih edilen markası olması, sosyal sorumlulukların farkında olmak gibi prensiplerle yola çıkan QGAS PLUS (VTM Akaryakıt ve ORAL Gaz Dağıtım A.Ş) benim için yabancı olmadığım bir Firma . Bağlılık, fark yaratma isteği ve tutku işte bu üç benim ana hedeflerim arasında yer aldığı için öncelikle çalışma arkadaşlarımın bağlılığının öncelikle Firmamıza enerji ve odaklanma getireceğine inanıyorum. QGAS PLUS (VTM Akaryakıt ve ORAL Gaz Dağıtım A.Ş de öncelikle Genel Müdür olarak şahsım olmak üzere ,çalışan herkesin, mesleki başarısının, şirketimizin başarısına bağlı olduğuna inanmalı ve buna uygun hareket etmeli inancını taşıyorum diyor. Muhteşem çalışma azmi, enerji sektörüne olan katkıları ve engin deneyimi, ülkesine olan hizmet aşkı ve sevgisinden dolayı
İyi ki varsın Servet Yıldız diyorum Levent Kandemir
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Ekonomiye Değer Katanlar 49. Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Yıllık 37 milyar dolar ihracatımız olan ve 1.200.000’den fazla çalışana istihdam sağlayan konfeksiyon, tekstil, deri ve mobilya sektörlerinde rekabet gücümüzü sürdürmeyi önemsiyoruz. Üretim ve istihdamı korumak için 2025 yılı Ocak ayında KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’ndeki Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Ekonomiye Değer Katanlar 49. Ödül Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıları selamlarken, ödül alan firmaları, iş insanlarını ve yöneticileri tebrik etti.
BTSO’ya, marifetin iltifata tabi olduğunu gösterdiği için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “135 yıllık köklü tarihiyle Bursa Ticaret ve Sanayi Odamız, 57 bin üye firmasıyla şehrimizin yanı sıra Türkiye ekonomisine de çok önemli katkılar yapıyor. Bugün ödül törenimizin yanı sıra Odamızın öncülüğünde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın destekleriyle hayata geçen TEKNOSAB’da (Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi) üretime başlayan 15 firmamızın da açılışını gerçekleştiriyoruz. Bu firmalarımızın sahiplerini ve çalışanlarını da tebrik ediyor, Türkiye’nin kalkınmasına, güçlenmesine ve büyümesine verecekleri destekler için kendilerine şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 25 milyar lira yatırım yapılan TEKNOSAB’ın, Türkiye’nin yüksek teknolojili üretime geçişinin simgelerinden olacağını vurgulayarak, “Biliyorsunuz kısa süre önce ülkemizi bu hedefe daha hızlı götürecek HIT-30 programını kamuoyumuzun takdirine sunduk. 5 ay gibi kısa sürede elektrikli araç, güneş hücresi, pil hücresi, rüzgâr türbini gibi stratejik konularda toplam büyüklüğü 7 milyar doları aşan yatırımları ülkemize kazandırma noktasına geldik. İnşallah daha güzel sonuçlar elde edeceğiz” değerlendirmesini yaptı.
Yapay zekâ teknolojisi ve insansız sistemlerle dünyanın çok farklı bir yere gittiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bakınız, 2024 Nobel Kimya Ödülü’nün verildiği çalışmayı konunun ehli isimler, çığır açan, devrim niteliğinde bir proje olarak değerlendiriyor. Öyle ki 200 milyon proteinin neredeyse tamamının yapısını tahmin eden bir yapay zekâ modelinden bahsediyoruz. Bilim insanları, normal şartlarda çözümü 50 yıl sürebilecek bir sorunu bu modeli kullanarak kısa sürede neticeye kavuşturabiliyor. Daha bunun gibi ‘Dünya nereye gidiyor, bizi nasıl bir gelecek bekliyor?’ sorusunu sorduğumuz nice baş döndürücü gelişmeye şahit oluyoruz. Ya hızlı davranıp bu süreci zamanında yakalayacağız ya da Allah korusun ekonomide asimetrik bir güç çarpanından mahrum kalacağız. Şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim; Yapay zekâ ve insansız sistemler meselesinin ülkemizde hâlen yeterince anlaşılmadığını düşünüyorum. Hükûmet olarak gerek TEKNOKENT’ler gerek TEKNOFEST’ler gerek AR-GE yatırımları gerekse farklı teşvik ve destek paketleriyle bu yeni dünyaya Türkiye’yi hazırlamaya çalışıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke genelinde tüm sanayi ve ticaret odalarının bu çok kritik süreci sahiplendiğini, kendi alanlarında özgün projeler üretmeye gayret ettiğini söyledi.
“BURSA, TEKNOLOJİ ALANINDA DA DİĞER İLLERİMİZE ÖRNEK OLACAKTIR”
Geleceğin teknolojisine bugünden yapılan her yatırımı Türkiye açısından hayati önemde görüp desteklediklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bakımdan TEKNOSAB bünyesinde atılan her adım çok kıymetlidir. Üretimin lokomotif şehri Bursa, inanıyorum ki teknoloji alanında da diğer illerimize örnek olacaktır. Hükûmette, sanayide ve akademide olan yüksek bilinç düzeyine ne yazık ki muhalefet tarafında rastlayamıyorsunuz. Muhalefette ne böyle bir vizyon ne merak ne de iştiyak var. İşin sadece magazin yönünü hiçbir zaman aşamadılar. İşte en son 14-28 Mayıs seçimleri döneminde ileri teknoloji hamlesi diye aylarca reklamını yaptıkları proje çıka çıka Amerika’dan bir ekonomistin canlı bağlantıyla bunlara uzaktan nutuk atması oldu. Maalesef daha sonra gelenler de bu seviyenin bir tık üzerine çıkamadı. İç iktidar kavgasına kendilerini öyle kaptırdılar ki dünyada ve bölgemizde ne olup bittiğini, teknolojinin nereye evrildiğini takip bile edemiyorlar. Aynı umut kırıcı tablo, dış politikadan bölgesel konulara, ekonomiden çalışma hayatına hemen her alanda geçerli. Belli ezberleri ve ideolojik saplantıları var, onların dışına çıkamıyorlar. Kendilerini güncelleme ve yenileme noktasında sadece isteksiz değiller, aynı zamanda kabiliyet de yok.’’
“SURİYE KRİZİNDE MESELEYİ HÂLÂ TAM OLARAK KAVRAYAMADILAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, muhalefete eleştirilerini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesela Suriye krizinde eski rejimin devrilmesinin üzerinden tam 3 hafta geçti ama bunlar meseleyi hâlâ tam olarak kavrayamadılar” ifadesini kullandı.
Muhalefet temsilcilerinin gün aşırı konuştuklarını ama cümlelerinde derinlik ve tutarlılık olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika’da başkanlık seçimleri sonrasında yeni bir yönetim şekilleniyor, yine bakıyorsunuz muhalefet Türkiye’ye dair kurulan her müspet cümleye iç siyaset zaviyesinden yaklaşıyor. Rakipleri dahil tüm dünya Türkiye’nin jeopolitik gücünün ve artan etkisinin farkında fakat bunu bizim muhalefete bir türlü anlatamıyorlar. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan Gazze krizine kadar her meselede benzer bir atalet, umursamazlık ve tembellik söz konusu. Bu tablo siyasi iktidar açısından avantajlı gibi gözükse de esasen sorunlu bir durumdur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bir kıssaya yer vererek, şu ifadeleri kullandı: “Meşhur kıssadır, bir bilge deniz kenarında kumlar üzerinde oturmuş, tefekkür ederken delikanlının biri yanına yaklaşıp, ‘Lütfen beni öğrenciniz olarak kabul edin.’ der. Bilge, parmağıyla kumların üzerine düz bir çizgi çeker. Delikanlıya çizgiyi kısaltmasını söyler. Genç, avuçlarıyla çizginin yarısını siler. Bilge der ki ‘Git, öğren de gel.’ Aradan bir ay geçtikten sonra delikanlı tekrar geldiğinde bilge yine bir çizgi çizerek kısaltmasını söyler. Delikanlı bu kez çizginin yarısını eliyle kapatınca bilge yine ‘Git öğren de gel.’ der. 2 ay sonra delikanlı yanına tekrar geldiğinde bilge tekrar aynı şeyi ister. Delikanlı çok düşündüğünü ama bunun bir yolunu bulamadığını belirterek bilgeden çizgiyi kendisinin kısaltmasını ister. Bilge çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker ve ‘İşte şimdi kısaldı.’ der. Hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de ülke yönetiminde de gelişmenin, ilerlemenin sırrı budur. Yani sürekli daha büyük başarılar, daha büyük hedefler peşinde koşmaktır.”
“GENİŞ BİR ALANDA BÜYÜMEYİ SAĞLAYACAK POLİTİKALAR UYGULADIK”
22 yıllık iktidarları süresince Türkiye’nin sorunlarının, sıkıntılarının, krizlerinin küçülerek değil büyüyerek aşılabileceğine inandıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomiden savunmaya, dış politikadan ticarete uzanan geniş bir alanda bu büyümeyi sağlayacak politikalar uyguladık. Buraya gelmeden önce katıldığım il kongremizde de dile getirdim. Biz özellikle ekonomide sabun köpüğü misali geçici başarılarla avunmak istemiyoruz, kısa vadeli hesaplar peşinde asla değiliz. Ayaklarımızı yere sağlam basıyor, adımlarımızı sağlam atıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece kendi iktidar dönemini hesaplayan, tek hedefi sonraki seçim olan hükûmetlerin geçici iyileşmelerle belki bir süre halkının gözünü boyadıklarını ama ardından bu millete çok ağır faturalar ödettiklerini kaydetti.
Türk ekonomisinin kaldırabileceğinden daha ağır vaatlerle gelenlerin, hesap kitap yapmadan bol keseden söz verenlerin, arkalarında telafisi zor enkazlar bırakarak siyaset sahnesinden silinip gittiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millete, Dimyat’ta pirinç siloları vadedenler, günün sonunda vatandaşı evindeki bulgurdan da ettiler. Bunu yakın tarihimizde biz de yaşadık, iş dünyamız da defalarca yaşadı. Değerli dostlar, 14-28 Mayıs seçimleriyle ülkemiz sadece uçurumun kenarından dönmedi, aynı zamanda her biri gerçekten hazine değerinde 5 sene kazandı. Biz de bu 5 yılı en iyi ve en verimli şekilde değerlendirmek arzusundayız. Yerel seçimlerde muhalefetle popülist vaat yarışına girmeyerek bu konudaki kararlılığımızı ortaya koyduk. Belki bundan dolayı siyasi olarak bedel de ödedik ama ülkemize ve milletimize bedel ödettirecek bir yanlışın içinde olmadık” değerlendirmesinde bulundu.
“ÜCRET ARTIŞLARINI ENFLASYONUN ÜZERİNDE TUTARAK HALKIMIZIN ALIM GÜCÜNÜN KORUDUK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi alanındaki iyileşmelere işaret ederek, “Ekonomi programımıza güvenimiz ve desteğimiz tam. 2024 yılında seçimlere ve bölgemizde nüks eden yeni krizlere rağmen belirlediğimiz hedeflere önemli ölçüde ulaştık. Ülkemize uluslararası sermaye girişi hızlandı, rezervlerimiz güçlendi, kur oynaklığı azaldı, finansman koşulları iyileşti. Ülkemizin kredi risk primi de ciddi bir şekilde düştü. Dünyadaki 3 kredi derecelendirme kuruluşunun 2 defa not artırdığı tek ülke biziz. 2025 yılı bütçesinde de gerçekçi adımlarla ve ortak bir gelecek vizyonuyla hareket ettik. Bu sene yatırımlar için 1 trilyon 569 milyar lira kaynak ayırdık. Deprem bölgesinin yeniden inşası yanında sulama yatırımlarına, organize sanayi bölgeleriyle limanları demir yoluyla birbirine bağlayacak yatırımlara ve sanayi altyapısını hızla tamamlayacak yatırımlara öncelik tanıdık” diye konuştu.
En güncel tartışma olan asgari ücret konusunda dolar bazında nereden nereye gelindiğini il kongresinde detaylıca anlattığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Vatandaşımızın her söylediğinin başımızın üzerinde yeri vardır. Ama 22 yıl boyunca insanımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü yerine getirme noktasında gösterdiğimiz hassasiyet de herkesin malumudur. Ücret artışlarını her zaman enflasyonun üzerinde tutarak, halkımızın alım gücünün korunmasını temin ettik. 2002-2025 arası dönemde asgari ücrette reel artış yüzde 290 olmuştur. Son birkaç yıla baktığımızda ise 2022’de enflasyon yüzde 64,3 iken asgari ücret yüzde 94,6 arttı. 2023’te enflasyon yüzde 64,8 iken asgari ücret yüzde 107,3 arttı. 2024’te yıl sonu enflasyon beklentisi yaklaşık yüzde 45 iken asgari ücret yüzde 49,1 arttı. 2025’te yine yıl sonu enflasyon beklentisinin üzerinde bir oranla asgari ücret 22 bin 104 lira olarak belirlendi. Bu rakam, il kongremizde de söylediğim gibi taban ücrettir. İşverenlerimiz çalışanına daha fazla ücret ödemek isterse buna kimsenin itirazı olmaz.”
“TÜRKİYE EKONOMİSİ SON 22 YILDA ORTALAMA YÜZDE 5,3 BÜYÜDÜ”
Çalışanların millî gelirden aldığı payın son 26 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş gücü ödemelerinin gayrisafi katma değer içindeki payının bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 37,6’ya yükseldiğini, büyümeden çalışanların da pay almasını sağladıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisinin son 22 yılda ortalama yüzde 5,3 büyüdüğünü, asgari ücretteki reel artışın ise yıllık ortalama yüzde 5,6 ile büyümenin üstünde olduğunu söyledi.
Bugün Türkiye’de 630 doları bulan asgari ücretin, gelişmekte olan pek çok ülkeden daha yüksek seviyede olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyon hedeflerimiz inşallah tek tek gerçekleştikçe vatandaşlarımız alım güçlerindeki artışı daha net görebilecek. 2025 yılı için bu konuda da umutluyuz” diye konuştu.
“KOBİ’LERE ÇALIŞAN BAŞINA AYLIK 2 BİN 500 LİRAYA KADAR DESTEK ÖDEMESİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son Kabine Toplantısı’nda görüşülen paketi kamuoyuyla paylaşmak istediğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yıllık 37 milyar dolar ihracatımız olan, 1 milyon 200 binden fazla çalışana istihdam sağlayan konfeksiyon, tekstil, deri ve mobilya sektörlerinde rekabet gücümüzü sürdürmeyi önemsiyoruz. Üretim ve istihdamı korumak için 2025 yılı ocak ayında KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatıyoruz. Bu sektörlerde 2024 yılının son aylarındaki istihdam düzeyini 2025 yılında koruyan KOBİ’lere çalışan başına aylık 2 bin 500 liraya kadar destek ödemesi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alan firmaları, iş adamlarını, girişimcileri tebrik ederek, sözlerini “Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. 2025’in tüm halkımız için, iş adamlarımız için, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Kalın sağlıcakla” diyerek tamamladı.
16.03.1985 tarihinde Kahramanmaraş ‘da dünyaya geldi. Anne ve Baba tarafından Saraybosna Göçmeni olan Doğan, Eğitim yıllarını Ankara’ da tamamladı .20 yıla aşkındır Ankara da ikamet ediyor. Çok kapsamlı farklı sektörlerden firmaları konsept uygunluğu içerisinde buluşturarak, halkla ilişkiler ve danışmanlık hizmetleri vermektedir. Bu hizmetler; moda, müzik, magazin, enerji, bilişim, görsel sanatlar gibi farklı hizmet sektörlerindeki kapsamlı projeleri içermektedir.
Zehra DOĞAN , sosyal medyadaki ajandanız olarak da kabul edebileceğiniz ve firmanızın alanında sahip olduğu başarıyı dijital platformlar da da destekleyerek çağdaş bir yorum ve vizyon kazanmasını sağlamaktadır. En büyük hobileri arasında Yoga ve Tenis yer almaktadır.
Kendisi Mobilya Sektöründe hizmet veriyor. Özelikle Ankara merkezli olan bağlantıları yanında Uluslararası alanda hizmetlerine devam ediyor.
Mobilya Sektörüne ait söyleşimizdeki ifadeleri Sektör hakkında çok kapsayıcı bilgiler içeriyor. Mobilya sektörü Türkiye’nin en eski sektörlerinden biridir. Önceleri düşük teknolojiye ve emek yoğun üretim yapısına sahip olan mobilya sektörü günümüzde daha fazla bilgi ve sermaye yoğun bir sektör olma yolunda ilerlemektedir. Sektör, üretim ve istihdam ile ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır.
Mobilya üretimi, malzeme ve bileşenlerin dünyanın çeşitli yerlerinden temin edilmesini gerektiren geniş kapsamlı bir küresel tedarik zinciri gerektirmektedir. Ahşap, metal ve kumaş gibi malzemelerin tedarikinden farklı bölgeler sorumludur. Uluslararası mobilya ticaretindeki rekabet öncelikle kalite ve fiyat faktörleri tarafından yönlendirilmektedir. Ürünün kalitesi, çeşitli pazarlardaki başarısı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Dış ticaret hem üreticilere hem de tüketicilere fayda sağlayan küresel mobilya endüstrisinin önemli bir unsurudur. Sadece ulusların ekonomik büyümesine katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda tüketicilere çok çeşitli mobilya seçenekleri sunmaktadır. Diyor. “Kişisel bakıma önem vermek, görgü kurallarını bilmek, nerede ne giyileceği, nerede ne konuşulacağı konularında bilgi sahibi olup, stil sahibi olma konusunda etkili unsurlardır,” diyor ve ekliyor “Stil sahibi olmanın biraz yaş, zaman ve yaşanmışlık ile de alakası vardır,” ifadelerini de kullanıyor.
“Zehra Doğan ‘ ın en bilinen özelliklerinden bir tanesi de , Dondurulmuş ve kurutulmuş sebze ve meyve ihracatı alanlarındaki başarıları”
Bilindiği üzere günümüzün en önemli sosyo-ekonomik etkenine sahip olan endüstrilerden birisi olarak kabul edilen gıda sektörü birçok alt dalları bünyesinde barındıran karmaşık bir faaliyet kolu olarak öne çıkmakta olup ülkemizde de son yıllarda büyük bir gelişim göstermektedir. Bu sektördeki gelişmenin düzeyini, alt sektörlerin durumunu, temel dinamiklerini anlamak sektör ve ülke ekonomisi için önem taşımaktadır.
Gıda sektörünün alt sektörlerinden olan dondurulmuş gıda sektörü; dondurulmaya uygun hammaddenin temini ve hammaddenin uygun koşullarda tesislere taşınması ile başlar. Tesislerde bekletilmeden seçme, yıkama, boyutlama ve ürüne özel tekniklerle işlenmesi, derin dondurma ve uygun şekillerde paketlenerek, tekniğine uygun, depolama, yükleme, taşıma, dağıtım ve tüketimi sonucunda, müşteri sonuçlarının izlenmesine kadar, faaliyet gösteren bir gıda sanayi koludur. Zehra Doğan bu seğmendin tam içerisinde olmasının sebepleri arasında birinci olarak şunlara değiniyor.
“Ülkemiz genç bir nüfusa sahip , ülkemizde son yıllarda sanayide görülen hızlı gelişme, turizm sektöründe görülen büyüme, dünya ülkelerine göre tüketimin düşüklüğü ve dondurulmuş gıdaya olan ilginin giderek artması ile beraber, bu sektörün büyük bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir.
“Bundan dolayı bu sektör ihmal edilemez bir sektördür ve ihmal edilmemelidir. Çünkü yatırımlarda sermaye başına en çok istihdam sağlayan sektördür”
En önemli etken olarak da , Tarımsal ürünlerin dondurulmuş gıda sanayinde işlenmesi ile ürünler, sadece üretildikleri mevsimlerde değil yılın her döneminde tüketime sunulabilecek, böylece daha geniş bir zaman diliminde ticaret imkânı sağlanabilecektir. Ayrıca, hedef pazarlar ve tüketici talebindeki değişmeler de dikkate alınarak ürün çeşitliliğinin artırılması pazarda rekabet şansını da artıracaktır. Diyerek Sektörün Geleceği hakkında bilgi paylaşıyor.
Ülkemizde Zehra Doğan’ın başta Dondurulmuş ve kurutulmuş sebze ve meyve ihracatı alanlarındaki varlığı; toplumsal, etnik ve kaynağı insan olan gelişmelerle bu alanlarda sayısız başarıları bir o kadar önemli olup, ülkemizde gerçekleştirmiş olduğu sosyal sorumluluk projeleri, konferanslar, paneller ve yayınlar gibi etkinlikler ile iletişim ve medyada adından söz ettiriyor.
Sosyal sorumluluk projelerinde yer almaktan son derece mutluluk duyan Zehra Doğan, fırsat bulduğu zamanlarda projelere destek vermek adına, kapsamlı projelerle insanlara uzanan elin kendisi olmak istediğini her fırsatta söylüyor.
Son yıllarda moda, magazin, insan kaynakları, sosyal iletişim, Ticaret, rekabet ve kişisel gelişim alanlarında konusu insan olan eğitimler, organizasyonlar, seminerler, toplantı ve sempozyumlar gibi sayısal sosyal aktiveler düzenleyerek ve STK organizasyonlarına katılarak sosyal yaşamda adından söz ettirmiştir. İş hayatındaki ve sosyal yaşamdaki tüm bu koşuşturmanın yanı sıra yoga eğitmenliği ve kişisel gelişim danışmanlığı da yapmaktadır.
Ülkesine olan sevdası, doğup büyüdüğü Ankara’ya olan özverili tutkusu, işinde gösterdiği istek ve öz disiplin, girişimci ruhu ve yardımsever kişiliği, çalışmış olduğu sektörlerde gösterdiği yaratıcılık ve bilge kişiliğiyle bütünleşerek zümrenin takdirini kazanmış, sevilen bir insan olmasını sağlamıştır. Gelecekte de insanlık adına faydalı, pek çok kapsamlı projeyi hayatımıza kazandıracağına inanıyor ve kendilerine,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuveyt Büyükelçisi Abdülaziz Ahmed al Adwani’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Kabulde Büyükelçi al Adwani, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hindistan Büyükelçisi Muktesh Kumar Pardeshi’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Kabulde Büyükelçi Pardeshi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sundu.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.